Ziyaretci defteri İletişim Chat
                Menü

SALİM JABRAN hayatı ve şiirleri



Filistinli şair Salim Jabran 1938'de Hayfa'da doğdu. Hıristiyandır. Al Gad dergisinin yöneticiliğini yapmış ve birçok kez hapse girip çıkmıştır.(kaynak:siir.gen.tr)





FİLİSTİNLİ SEVGİLİ’den

(…)
Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
“Bir Filistin vardı,
bir Filistin gene var!”
*
Gözleriyle Filistin,
kollardaki, göğüslerdeki dövmelerle Filistin,
adıyla sanıyla Filistin.
Düşlerin Filistin’i ve acıların,
ayakların, bedenlerin ve mendillerin Filistin’i,
sözcüklerin ve sessizliğin Filistin’i
ve çığlıkların.
Ölümün ve doğumun Filistin’i,
taşıdım seni eski defterlerimde
şiirlerimin ateşi gibi.
Kumanya gibi taşıdım seni gezilerimde.
Koyaklarda çağırdım seni bağıra bağıra,
inlettim senin adına koyakları:

Sakının hey
kayaları döve döve şarkımı koparan şimşekten!
Benim gençliğin yüreği!
Benim beyaz kanatlı atlı!
Benim yıkan putları!
Kartalları tepeleyen şiirleri benim eken
tüm sınırlarına Suriye’nin!
Zalim düşmana bağırdım, ey Filistin, senin adına:
“Ölürsem, ey böcekler, vücudumu didik didik edin!”
Karınca yumurtasından kartal çıkmaz hiç bir vakit,
yalnız yılan çıkar zehirli yılanlardan!
Ben barbarların atlarını iyi bilirim.
Bir ben dururum onların karşısında,
bir ben,
gençliğin yüreğiyim her daim,
yüreğiyim beyaz kanatlı atlıların.




ASILMIŞ ADAM

                           (Bazı İsrail panayırlarında
                            yeni bir çeşit oyuncak
                            satılıyor: Asılmış bir Arap)

Asılmış bir adam
Çocuklara en güzel oyuncak
çarşıda pazarda satılan.

Ama satılmıyor artık,
boşuna aramayın onu.
Söyleyin çocuklara,
tükeneli epey oldu.

Ey, nazi kamplarında
ölenlerin ruhları!
Berlinli bir Yahudi değil
bu asılmış adam,
benim halkımdan
bu asılmış adam,
benim gibi Arap.
Asanlar kardeşleriniz!
Yanlış söyledim,
afedersiniz,
onu nazi subayları
astılar Sion'da.
Ey, nasi kamplarında
ölenlerin ruhları!
Bilmem nasıl anlatmalı!
Bilmem nasıl anlatmalı!




ÇADIR KUŞAĞI İstersem gülümserim, kolay ne var bundan. Ama karanlığı kalacak gözlerimde mezar çiçeklerinin, bir yaşlı selvinin karanlığı kalacak, alt üst olmuş yurdumun köylerinde, acı sessizlikle kuşatılmış yurdumun köylerinde, yıkıntılar arasında güçbelâ ayakta duran bir yaşlı selvinin. Hangi halkı parçalamıştır tarih, parçaladığı kadar benim halkımı? Halkım benim oldu toprağımdan, saçıldı dört bir yana halkım benim. Daldı yurdum uykuya iççekişleri arasında ufkun. Bense burdayım, gözlerim kapkara, zifir gibi, çadırların karanlığını taşır gözlerim. Çocuk dudakları değil bu dudaklar artık, analarını çağıran dudaklar değil, döndüler kuru bir ekmeğe, çağırmazlar hiç kimseyi. Siz orda barıştan dem vurun hâlâ, ben burda durayım köksüz. Ben burda boşluğa asılmış bir tavan. Çadırlarda büyüyen bir kuşağım ben, ben, çadırlarda çoğalan. Bir daha kulak verin, bir daha dinleyin beni: Büyüyen ve çoğalan bir kuşağım ben kara çadırlarda. Kalsın sizin ekmeğiniz sofranızda. Uyuyayım ben burda aç ve susuz. Ama tarih dört açsın gözünü bizim çadır kuşağına.


YABANCI ŞAİRLERE DÖN


copyright by image and more
     
Anasayfa

Şiirlerim
Şiirleriniz
Şairler
Yabancı Şairler
Halk Ozanları
Denemeler
Sesli Şiirler
E-Kart
Dört Dörtlük

Fotoğraflar
Karikatürler
İlginç Resimler
Animasyonlar

Hikayeler
Güzel Sözler
Sevgiye Dair

Medya Linkleri
Nevşehir
Linkler
Biyografim

     
LOTTO şans sayılarınız için tıklayın!