Jaroslav Seifert, 23 Eylül 1901'de Prag'da
doğdu, 10 Ocak 1986'da aynı kentte öldü. 1984 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü
kazanan ilk Çekoslovak şair ve gazeteci. İlk şiir kitabı Mesto v slzách
(Gözyaşları İçinde Kent) 1920 yılında yayımlanmıştı. 1950 yılına dek yaşamını
gazetecilikle kazandı. Başlangıçtaki "proleter" şiirleri SSCB'de komünizmin
geleceğine ilişkin umutlarını yansıtıyordu. Sonradan siyasal temalara daha az
yer vermeye başladı.1929'da Komünist Parti'den ayrıldı. 1966'da Ulus Şairi ilan
edildi. 1968'deki Sovyet işgalini kınadı, ama daha sonra susturuldu. Seifert
Prag kentini şiirlerinin temel izleği olarak seçmiş ve kent ile bütünleşen
tarihi yakıcı imgelerle örmüştür. Anıları 1981 yılında gün ışığına çıktı.
|
KÜÇÜK KIZLARIN TÜRKÜSÜ
Daha güzel ne var dünyada
küçük kızlardan başka
doğar doğmaz elma kokarlar
ballı süt karışımıyla.
Küçücüktür hepsi birer gonca
tenleri yaldızlanır
üç yaşlarında
belli belirsiz bir gölge
çizer saflıklarını.
Tertemiz gülerler
ve vücutlarından geçen dalga
durur kalır doruklarda
sonsuza kadar.
O zaman kızarır yüzleri
Ama bebekleri oynar onlarla
çocuk düşlerinde
ve gözlerinden öpmeye zorlarlar.
Artık ezilmiş akağaç yaprakları
kokar tenleri burcu burcu
ve biraz çevirseler başlarını
yürekleri küt küt atar.
ISLAK RESİM
O güzel günler
hani kent bir zara, bir yelpazeye, bir kuş türküsüne
ya da deniz kıyısındaki bir tarak kabuğuna benzer
-elveda, elveda güzel kızlar
bugün tanışmıştık
bir daha görüşmeyeceğiz hiç.
O güzel Pazar günleri
hani kent bir topa, bir iskambil kâğıdına, bir okarinaya
ya da sallanıp duran bir çana benzer
-güneşli caddelerde
öpüşürdü gölgeleri gelip geçenlerin
ve birbirlerini tanımadan geçip giderdi insanlar.
O güzel akşam saatleri
hani kent bir güle, bir satranç tahtasına, bir kemana
ya da ağlayan bir kıza benzer
-domino oynamıştık
kara noktalı taşlarla, bardaki o zayıf kızlarla
dizlerine bakarak
jartiyerlerinin ipek birer taç gibi süslediği
iki kuru kafayı andıran bir deri bir kemik dizlerine
umarsız krallığında aşkın.
ADSIZ
Belki de bugünkü kadar hiç
duyumsamadık avuçlarımızda
bize özgürlük getiren
kızarmış ellerin sıcaklığını.
Henüz yitmedi kulaklarımızda daha
yıpranmış silahlarının uğultusu.
Sokaktaki insanlarımızın kolları
Gene açık eskisi gibi kucaklamaya.
Yüzünüzde bunca gerçek gözyaşları,
kucak açtığında ölülerine toprağımız,
hâlâ sıcak ve yakıcı gözyaşlarımız.
Evet, söylüyorum bunu bütün dünyaya!
Ve bütün yüreğimle haykırıyorum size:
Yaralamayın n'olur bu sevdayı!
Hayalleri paramparça olan ülkemizde
bir o kaldırabilir bunca acıyı.
YABANCI ŞAİRLERE DÖN
|