ABD'li şair ve yazar (Massachusetts, 1894-North Conway 1961). Harvard
Üniversitesi'nde edebiyat öğrenimini tamamlayan (1916) e.e.cummings, Birinci
Dünya Savaşı'na gönüllü katıldı. Fransa'da sağlık birliklerinde cankurtaran
şoförlüğü yaptı. Cepheden yazdığı mektuplarında savaşın yönetimini eleştirdiği
savıyla, Fransız Sansür Kurulu tarafından La Ferte-Mace'deki toplama kampında üç
ay gözetim altında tutuldu. Resmi görevlilere güvensizliğini pekiştirici
olaylarla örülü gözetim günlerindeki deneyimlerini anlatan The Enormous Room
(Büyük Koğuş) adlı romanı ABD' de savaşı dile getiren en iyi yapıtlardan biri
sayılır. ABD' ne dönünce, savaş günleriyle ilgili yergi şiirlerini yayınladı.
Daha sonra şiirin yanı sıra roman, gezi notları, tiyatro oyunları, desen ve
resim alanlarında yapıtlar verdi. 1925 yılında Amerikan edebiyatına
katkılarından ötürü Dial Şiir Ödülü'nü, 1955 yılında Ulusal Kitap Komitesi Özel
Ödülü'nü ve 1957 yılında Bollingen Şiir Ödülü'nü aldı. Alay, yergi, yazım
kurallarını hiçe sayma büyük harf kullanmayı reddetme, bürlesk ve kaligramlar
kurma şiirinin özelliklerindendir. Anglosakson şiirinin Apolainaire'i olarak
nitelendirilmiştir. (alinti:www.siir.gen.tr)
|
AŞKIN YAZGISINI AŞA YAZA GÖÇTÜ BABAM
aşkın yazgısını aşa yaza göçtü babam
kona göçe içi-dışı bir saça-döke varını yoğunu,
şarkılar söyleyerek durmagit sabahtan akşama
doruğun enginliklerine ine çıka göçtü babam
bu uyuşuk unutkan varlık orada
dönüştü bakışıyla mümtaz biri oldu bu yaşamda;
şu delikanlı (ki her daim ürkektir tavırları)
kanatları altındaysa canlanıp coşardı
tam da kara toprakla kucaklaşırken
kavuştu özbenliğine, onun nisan dokunuşu
bıraktı uyuyanları yazgılarıyla başbaşa kalmaya
çabaladı düş dünyasındakileri öz kökleriyle birleşmeye
ve biri gözyaşlarına boğulsa, derdi ne olursa
babamın parmakları dinginliği sunardı ona:
çıt çıkarmaktan korkardı ses bile boşu boşuna
çünkü dağların büyümesini seziyordu babam.
çoğaltarak denize açılan dereleri
sevincin acılarını kana süze göçtü babam;
övgüler düzerek bir alnaca, ay derlerdi adına
şarkılar söyleyerek tutkunun doğuşuna
sevinç türküsüydü onun ve sevinç öylesine içten
yüreğinin yıldızı yolunun aydınlatırdı onun
ve içten öylesine şimdi,ve şimdi öylesine keyifli
başarısızlığa yazgılı bilekleri sevindirirdi
şahane bir yazortası ne denli şahaneyse
güneşin havsalamasının alamayacağı ölçüde,
öylesine apaçık (zirvesinde tac'olurdu
öylesine kocaman) dikilirdi düşü babamın
onun eti etti kanı kandı onun:
hiçbir aç'ı;bir lokma ekmeğine muhtaç komazdı
hiçbir kötürüm bir mil bile sürünmezdi
bayırda,onun gülüşünü görmek için yalnızca
küçümseyerek keşke ile işte böyle'nin şatafatını
duyguların yazgısını süze duya göçtü babam;
kızdı mıydı haklıydı yağmurlar kadar
merhameti engindi dolu başaklar kadar
yaşamın eylülleşen kolları dağıtır
serveti kılı kırk yararak dosta düşmana
kıyaslayın o akılsızına akıllısına
hesapsız kitapsız sunmuştu bunu da
gururla ve (ekimleşen alev ile
çağrılmış) dünyadaki çukuru gitgide derinleşirken,
ölümsüz işler yapmak için alabildiğine çıplaktı
omuzları ilerledi karanlığa karşı
üzüncü gerçekti yediği nimet kadar:
hiçbir yalancı yüzüne bakamazdı;
her dostu düşman olsaydı bile güler
geçerdi ve apak bir dünya kurardı.
bizi kendimize sala yaza göçtü babam,
şarkılar söyleyerek dalından düşen her taze yaprak aşkına
(ve her çocuk anlardı ki bahar oynar gelirdi
işitilince babamın söylediği şarkılar)
kim ki paylaşmak nedir bilmez varsın insanlık harcasın,
varsın kan ve et, pislik ve çamurdan olsun,
düzenbaz düzen kurar, gözüdoymazlık miras kalır,
özgürlük bir afyondur alınır satılır
emanete ihanet eden ve zalim olanın,
korkmalı yüreği, kuşku duymalı aklı,
ayırt etmeli doğruyu eğriden,
benliğin doruğuna ermek için
parlak olan her şey donuktu sınadık biz,
acı olanların tümü dip-temel tatlı,
kurtlu kekre ve dilsiz ölümcül
hepsi mirasımız, tümü terekemiz
ve hiçbir şey o denli az değil gerçek kadar
-derim aslında nefretti insanlara can veren-
bundandır babamın kendi ruhunu yaşaması
tepeden tırnağa aşk ve herkesten de yoğun
CENNETLER VARSA EĞER
cennetler varsa eğer annem(tek başına)kavuşacak
birine. Ne bir hercai menekşe cennetidir o
ne de vadi-deki-zambakların kırılgan cenneti ama
bir kızılkara güller cenneti olacaktır o
babam dikiliyor (bir gül gibi derin
bir gül gibi uzun)
olacak yanında benim
eğilerek üzerine annemin
(sessizce)
gerçekten taçyaprağı gözlerle ve görmeyecek
hiçbir şey bakışıyla bir şair gibi gerçekten ne
bir çiçek ve ne bir yüz
ellerle örtük
ki fısıldar
İşte budur sevgilim benim
(ansızın gün ışığında
selamlayacak babam,
&tüm bahçe selamlayacak)
EKONOMİK GÜVE
Ekonomik güve
nirlik bir neme
ne bahane
dir
kul
lanılır önce
likle o bönce
heriflerce
kıçı koymak için
önüne gövdenin
KİM BİLİR YA AY
kim bilir ya ay
bir balonsa,şahane bir şehirden gelen
gökteki-güzel insanlarla dolu?
(ve ya sen ve ben girseydik
içine onun,ya onlar
alsaydı beni ve alsaydı seni balonlarına,
işte o zaman
biz çıkardık daha yükseklere tüm o güzel insanlarla
evlerden ve çan kulelerinden ve bulutlardan:
giderdik süzülerek
uzaklara ta uzaklara süzülerek şahane
bir şehre hiç kimsenin uğramadığı,orada
her daim
mevsim
Bahardır)ve herkes
âşıktır ve çiçekler toplar kendi kendilerini
SEVGİLİM
sevgilim
kralı karanlık olan
bir ülkedir senin saçların
alnın çiçeklerin bir havalanışı
başın dipdiri bir ormandır senin
uyuyan kuşlarla dolu
oğul oğul ak arıdır memelerin
dalı üstünde gövdenin
gövden nisandır benim için
koltukaltlarında ilkbaharın gelişi
kralların arabasına koşulmuş
ak atlardır kalçaların
ve has bir ozanın mızrap vuruşlarıdır
aralarında her zaman tatlı bir ezgi
sevgilim
başın kutusudur
aklın olan o serin mücevherin
başındaki saç yenilgi bilmeyen
bir yiğittir
omuzlarındaki saçlar
zafer davullarıyla yürüyen bir ordu
düşlerin ağaçlarıdır bacakların
meyvesi unutkanlığın özü
kızıllar giyinmiş satraplardır dudakların
öpüşü kralları birleştiren
bileklerin
kutsaldır
kanının anahtarlarının bekçileri
gümüş vazolardaki çiçeklerdir ayak
bileklerinin üstü
güzelliğinde flütlerin ikilemi
gözlerin aldatışı çanların
günlük kokuları arasından sezilen
TANRI KARAR VERİNCE YARATMAYA
tanrı karar verince yaratmaya
her şeyi bir soluk aldı
bir sirkçadırından daha büyük
ve her şey başladı
insan karar verince yok etmeye
kendisini topladı geleceğin
geçmişini ve bulduğu tek nedeni
parçaladı çevirdi çünküye
YABANCI ŞAİRLERE DÖN
|