Ziyaretci defteri İletişim Chat
                Menü

AŞIK GEVHERİ




Hayatı ve Şiirleri

17’nci yüzyılın ikinci yarısıyla 18’inci yüzyılın ilk yarısı arasında yaşadı. Asıl adı Mehmet ya da Mustafa. Yaşamına ilişkin kesin bilgiler yok. Nereli olduğu da kesin olarak bilinmiyor. Kırımlı, İstanbullu ya da devşirme olduğu yolunda tahminler var. Ancak Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın ikinci Viyana kuşatması üzerine söylediği şiirler, onun bu savaşa katıldığını göstermese de dönemin olaylarıyla ilgili bilgisi olduğuna işaret eder. Osmanlı devletinin birçok yerini gezdi. Hem aruz, hem hece ölçüsüyle şiirler söyledi. Aruzda, hecedeki kadar başarılı olamadı. Pek çok eski eserde ondan sözedilmesi şiirlerinin çokça tanındığını ve sevildiğini gösterir. Müzikle de ilgilendi. Şiirlerinde pekçok makam kullandı. Bazı şiirleri başkaları tarafından bestelendi. Kendi adıyla bilinen bir de makam vardır. Yani "Gevheri Makamı."






BEYAZ GÖĞSÜN BANA KARŞI

Beyaz göğsün bana karşı
Açma, beni öldürürsün!
Elâ gözler süze süze
Bakma, beni öldürürsün!

Öldürüp kanıma girme
Herbir yada gönül verme
Elâ göze siyah sürme
Çekme, beni öldürürsün!

Gevheri der: Şah-ı bülbül,
Beyaz gerdan bina-yı pül
Yanağına kırmızı gül
Takma, beni öldürürsün!



EY EFENDİM BANA MEYLİN VAR İSE Ey Efendim, bana meylin var ise Mahabbetin benim ile yâr olsun Eğer senden gayri güzel seversem Bülbül gibi işim ah ü zar olsun. Tamahım yok bu dünyanın malına Atlasına, dilbasına, şalına Ben de Mecnun gibi dostun yoluna Terkettiğim namus ile ar olsun. T’an eyleyip niçin eli kınarım Yad elinden giryan olup yanarım Pervaneyim, dost şem’ine dönerim Gam değildir, ko meskenim yâr olsun. Gevheri der: Fırsat gitti elimden Anın için korkum yoktur ölümden Kim cüda kıldıysa beni gülümden Bencileyin gonceleri hâr olsun!

CEMALİN BAĞINDA SEYRAN EYLEDİM Cemalin bağında seyran eyledim Bülbül sesi, gonca sesi, gül sesi Gûşume dokundu, ihsana geldim Ayva sesi, turunç sesi, nar sesi. Sende ne halet var, ey peri sanem! Gönül verir sana her gören âdem Kâkülünden gelir gûşume her dem Zenci sesi, Mansur sesi, dâr sesi. Dost ele alınca tir-ü kemanı Gör nice eyledi divane beni Gördüm âşıkların, tutulmuş cihanı Efgan sesi, girye sesi, zil sesi. Gevheri! Gözyaşım döndü ırmağa Yine minnet düştü elden ayağa Beni Mecnun edip düşürdü dağa Ahu sesi, maral sesi, yâr sesi.

TAZELENDİ ÂLEM NEVBAHAR OLDU Tazelendi âlem nevbahar oldu Gel sevdiğim senin ele gidelim Açıldı her taraf sebzezar oldu Gel efendin Şam’a doğru gidelim Tîg-i gam ile hasmını hakla Okunu düşmanın bağrında sakla Küheylan at ile kargı mızrakla Gel efendim yaylalara gidelim Andelipsiz bağlar gülşen olmaz Bunda gamlı gönüller şen olmaz Bu diyarlar bana mesken olmaz Gel efendim Şam’a doğru gidelim İş edelim mest-i müdam olunca Çamlıbel’de çay kenarı bulunca Eğlenelim uz-i kasım gelince Gel efendim Şam’a doğru gidelim Bilemizce ola şeştar Amma arada olmaya ağyar Bu Gevheri bir sen bir de hizmetkar Gel efendim çöllere doğru gidelim

NE KAÇARSIN BENDEN EY YÜZÜ MÂHIM Ne kaçarsın benden ey yüzü mâhım Seni seven var mı benden ziyâde Rûz u şeb durmayıp alırsın âhım Âşıkım ağlatma bundan ziyâde Gece gündüz bir visâle ermedim Bülbül olup gonce gülün dermedim Bu cefâlar nedir ben de bilmedim Var mı ki bir zâlim senden ziyâde Söyle murâdını ben de bileyim İnsaf eyle çok ağlattın güleyim Kabul eyle sözüm kurban olayım Haddim yoktur sana bundan ziyâde Hercâisin gonce gülüm kokulmaz Geçer gider hatırcığım sorulmaz Der Gevherî mâh yüzüne bakılmaz Yakar hüsnün beni nârdan ziyâde


KOŞMA Elâ gözlerini sevdiğim dilber! Salınıp geldiğin yolar öğünsün Ne güzel yaratmış seni Yaradan İnce belin saran kollar öğünsün. Aman, hey eğlencem, gel yine aman! Yok mudur zerrece göğsünde iman? Soyunup koynuma girdiğin zaman Göğsünü okşayan eller öğünsün. Bir melek nesli mi vardır soyunda Hak nazarım kaldı selvi boyunda. Ol günlerde, bahar bayram ayında Üstüne gölge olan dallar öğünsün. Gevheri yârinin gülleri aktır Var yürü yüzüne perdeler döktür. Bilemem, sevdiğim, akranım yoktur. Zülfüne dokunan yeller öğünsün...


TÜRKÜ Beni kimse eğleyemez Benim gönlüm alan gelsin Tabipler bilmez ilâcım Beni derde salan gelsin. Mailim selvi boyuna Melek karışmış soyuna Soyunup uryan koynuna Sinesine saran gelsin. Kaşların yay, kirpiğin ok Sana mail olanlar çok Şu cihanda akranın yok O kaşları keman gelsin. Gevheri’yi kimse bilemez Aşıkın ağlatan gülmez İsmini söylemek olmaz Filân kızı filân gelsin...
OZANLAR SAYFASINA DÖN

copyright by image and more
     
Anasayfa

Şiirlerim
Şiirleriniz
Şairler
Yabancı Şairler
Halk Ozanları
Denemeler
Sesli Şiirler
E-Kart
Dört Dörtlük

Fotoğraflar
Karikatürler
İlginç Resimler
Animasyonlar

Hikayeler
Güzel Sözler
Sevgiye Dair

Medya Linkleri
Nevşehir
Linkler
Biyografim

     
LOTTO şans sayılarınız için tıklayın!